Emsile Tarih
Emsile Tarih Dünden bugüne islam tarihi
Diyanet Ansiklopedisi İmam Maddesi
İMAM
(الإمام)
Önder, lider; cemaate namaz kıldıran kişi; devlet başkanı.
Arapça emm “öne geçmek, sevk ve idare etmek” kökünden gelen imâm, terim olarak “cemaatle kılınan namaza önderlik eden kimse” ve “devlet başkanı” anlamlarını taşır. III. (IX.) yüzyılın ortalarında Endülüs’te devlet başkanıyla namaz kıldıran kimseyi birbirinden ayırmak için ikincisine sâhibü’s-salât adı verilmiş ve bu tabir zamanla İfrîkıye ve Mağrib’e de yayılmıştır; İran’da ise cemaate namaz kıldıran kimseye pîş-nemâz denir.
Erkam bin Ebi'l Erkam
Ebû Abdillâh el-Erkam b. Ebi’l-Erkam Abdimenâf b. Esed el-Kureşî (ö. 55/675)
İlk müslüman olan sahâbîlerden.
Milâdî 594 yılı civarında doğduğu anlaşılmaktadır. Mekke’nin nüfuzlu ve zengin ailelerinden Benî Mahzûm’a mensup olan Erkam’ın İslâmiyet’i kabul etmeden önceki hayatı hakkında bilgi yoktur. Hilfü’l-fudûl*e katıldığına dair rivayetler ise sağlam değildir. Babası Abdümenâf’ın da müslüman olduğu ve Hz. Ebû Bekir’le aynı gün vefat ettiği söylenmektedir. Kureyş’in Benî Sehm kolundan olan annesi Tümâdır (Ümeyme) bint Hizyem (Abdülhâris) İslâm’a ilk giren kadın sahâbîlerdendi.
Sa'd bin Ebu Vakkas
Ebû İshâk Sa‘d b. Ebî Vakkās Mâlik b. Vüheyb (Üheyb/Vehb) el-Kureşî ez-Zührî (ö. 55/675)
Aşere-i mübeşşereden olan sahâbî, kumandan.
İslam Fıkhına Göre İmamlık
Fıkıh literatüründe imâmet amme hukuku alanında “devlet başkanlığı”, ibadetlerde ise “cemaate namaz kıldırma” anlamında kullanılır ve muhtemel bir karışıklığı önlemek için de birincisine “büyük imâmet” (el-imâmetü’l-kübrâ / el-imâmetü’l-uzmâ), ikincisine “küçük imâmet” (el-imâmetü’s-suğrâ) ya da “namaz imamlığı” (imâmetü’s-salât) denilir (bk. İMÂMET).
emeviler
İslâm tarihinde "Dört Halife Devri"nden sonra İslâm Devleti'nin başına gelen hanedana verilen ad. "Beni Ümeyye" de denir. Emevî iktidarı, Doğu ve Batı Emevîleri olmak üzere ikiye ayrılır. Doğu Emevîlerine (661-750) Suriye ya da Şam Emevîleri, Batı Emevîlerine (756-1031) ise Kurtuba ya da Endülüs Emevîleri denir.
Zübeyr bin Avvam
Ebû Abdillâh ez-Zübeyr b. el-Avvâm b. Huveylid el-Kureşî el-Esedî
(ö. 36/656)
Hz. Peygamber’e ilk iman edenlerden ve cennetle müjdelenen on sahâbîden biri.
Mecelle'nin 5. Maddesi
5. MADDE:
اَلاَصْلُ بَقَاءُ مَا كَانَ عَلَى مَا كَانَ
Bir şeyin, bulunduğu hal üzere kalması asıldır.
Yani bir şeye bakılır, hangi hal üzere ise, hılafına delil olmadıkça aynı hal üzere devamına hükmedilir. Zira eşyada asıl olan bekadır, yokluk sonradan arız olur.
Bu kaide istishabı gerektirir.
İstishab: Herhangi bir vakitte sabit olan şeye dayana-rak, bir şeyin subutuna hükmetmektir. İstishab hükmü defe-den bir delildir, isbat eden delil değildir.
İstishab iki kısımdır:
Diyanet İslam Ansiklopedisinde Halife Maddesi
Şeyhi adına irşad faaliyetinde bulunan ve ölümünden sonra yerine geçen kimse, insân-ı kâmil anlamında tasavvuf terimi.
Sözlükte “arkada olmak, birinin arkasından gelmek, yerine geçmek” anlamlarına gelen half kökünden türetilmiş olup “birinin yerine geçerek işini, görevini devam ettiren” şeklinde açıklanan (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ħlf” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “ħlf” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ħlf” md.) halîfe kelimesi (çoğulu hulefâ, halâif) terim olarak biri siyasette, diğeri tasavvufta olmak üzere başlıca iki alanda kullanılmaktadır. Bir kimsenin diğer bir zatın yerini tutmasına hilâfet, halife tayin etme işine de istihlâf veya tahlîf denir.
İnsanın Allah’ın halifesi olup olamayacağı sûfîlerden önce ulemâ tarafından tartışılmış, “Yeryüzünde bir halife yaratacağım” (el-Bakara 2/30); “Sizi yeryüzünün halifeleri kılan...” (el-En‘âm 6/165; en-Neml 27/62) meâlindeki âyetlerde geçen halife kelimesi iki şekilde açıklanmıştır. Bazı âlimlere göre insan kendinden önce yeryüzünde hâkim olan cinlerin yerine getirildiği için “bu varlık türünün ardından gelenler” anlamında Hz. Âdem ve soyuna halife denmiştir. İbn Abbas’ın bu görüşte olduğu rivayet edilir. Bu görüş sahipleri “Allah resulünün halifesi” ifadesini kullanır, ancak “Allah’ın halifesi” tabirinden hoşlanmazlar (Mâverdî, s. 15). İbn Mes‘ûd’un da katıldığı ikinci görüşe göre Hz. Âdem ve insan yeryüzüne hükmettiği için Allah’ın halifesi olmuştur. “Ey Dâvûd! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet” (Sâd 38/26) meâlindeki âyet de bu görüşü desteklemektedir (Fahreddin er-Râzî, I, 381; İsmâil Hakkı Bursevî, I, 64).
Cahiliye Dönemi
Özel olarak Araplar’ın İslâm’dan önceki dinî ve sosyal hayat telakkilerini, genel olarak da kişilerin ve toplumların günah ve isyanlarını ifade eden bir terim.
Osman bin Affan
Ebû Abdillâh (Ebû Amr) Zü’n-nûreyn Osmân b. Affân b. Ebi’l-Âs b. Ümeyye el-Kureşî el-Ümevî (ö. 35/656)
İlk müslümanlardan, Hulefâ-yi Râşidîn’in üçüncüsü.
Halifeliğin kaldırılmasının sonuçları
Halifeliğin kaldırılmasının sonuçları:
· Laikliğe geçişin en önemli aşaması tamamlanmıştır.
· İnkılapları gerçekleştirilmek için zemin hazırlanmıştır.
· Ulusal egemenlik güç kazanmıştır.
· Türkiye Cumhuriyeti'nin karakteri tam olarak ortaya konmuştur.
· Abdülmecid Efendi ve saltanat ailesi mensupları, toplam 155 kişi yurtdışına sürgüne çıkarıldı.
· Halifeliğin kaldırılışından hemen sonra Şerif Hüseyin kendisini Halife ilan etti ve ardından 9 ülkenin yöneticisi daha kendilerini halife ilan ettiler.
HİNDİSTAN HİLÂFET HAREKETİ
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü ve hilâfetin otoritesini savunmak üzere Hindistan’da oluşturulan dinî-siyasî hareket.
Abdullah bin Abbas
Ebü’l-Abbâs Abdullah b. el-Abbâs b. Abdilmuttalib el-Kureşî (ö. 68/687-88)
Hz. Peygamber’in amcasının oğlu, tefsir ve fıkıh ilimlerinde otorite kabul edilen ve çok hadis rivayet edenler arasında yer alan sahâbî.
Emevîler
Hulefâ-yi Râşidîn’den sonra 661-750 yılları arasında hüküm süren ilk İslâm hânedanı.
I. SİYASÎ TARİH
II. MEDENİYET TARİHİ
I. SİYASÎ TARİH
Hulefâ-yi Râşidîn döneminden sonra (632-661) Suriye’nin merkezi Dımaşk’ta kurulan İslâm tarihinin bu ilk hânedan - devleti, adını kurucusu Muâviye b. Ebû Süfyân’ın mensup olduğu Benî Ümeyye (Ümeyye oğulları, Emevîler) kabilesinden almıştır. Muâviye ve ondan sonraki iki halife bu kabilenin Süfyânî kolundan, diğer on bir halife ise aynı ailenin Mervânî kolundandır.