Hulefa-yi Raşidin

İslam tarihinde Resül-i Ekrem'in vefatından sonra Hz. Ebu Bekir' e biat edilmesiyle başlayan, daha sonra Hz. ömer ve Osman'ın hilafetleriyle sürüp Hz. Ali ile sona eren döneme Hulefa-yi Raşidin devri denilir.

Hulefa halife kelimesinin. raşidin ise "doğru yolda olan, doğruya ve hakka
sımsıkı sarılan. kemale ermiş" anlamındaki raşid kelimesinin çoğuludur. Bu döneme söz konusu adın verilmesinin sebebi sahabiden irbad b. Sariye'nin rivayet ettiği, sünnetine uymanın ve bunun sınırlarını raşid halifelerin sünnetini de içine alacak şekilde genişletmenin gerekliliğini belirten Hz. Peygamber'in uzun bir hadisiyle açıklanmaktadır. Bu hadiste Resulullah kendisinden sonra yaşayacaklara hitaben, "Herhangi bir ihtilafla karşılaştığınızda size düşen görev. benim sünnetime ve hulefa-yi raşidlnin sünnetine uymaktır " demiştir.


(Müsned, IV. 126. 127; Dariml. "Mu~addime", 16 ; ibn Mace. "Mu~addime" , 6; Ebu DavOd. "Sünnet", 5; Tirmizi. "ilim", 16 ). Hadiste geçen "hulefa-yi raşidln" tabirinden. ilk dört halifenin kastedildiğini kabul edenlerin yanında diğer müslüman imamların da bu gruba girdiğini ileri sürenler olmuş ve bunlardan bazıları Emevi Halifesi Ömer b. Abdülazlz'e "beşinci raşid halife" demiştir.
(Ebu Davud, "Sünnet", 7; Beyhaki, 448; Zehebl, A'lamü'n-nübela', V, 130-131 ).

Öte yandan yine Resul-i Ekrem'e nisbet edilen, gerçek anlamda hilafetin (hilafetü'n-nübüwe) otuz yıl süreceği ve daha sonra saltanata dönüşeceği yolundaki hadisten hareketle (Müsned, IV, 273; V. 50. 220-221; E bO DavOd, "Sünnet", 8; Tirmizi,"Fiten", 48) bazı Sünni alimler, Hz.Hasan'ı, babası Hz. Ali'nin ölümünden (40/66 1 ı hilafeti Muaviye b. Ebu Süfyan'a bıraktığı güne kadar (25 Reblülevvel41 / 29 Temmuz66l) geçen süre için Hulefa-yi Raşidln'in beşincisi saymışlardır
( Şevkan i,s. 606).

Nitekim Emevi Devleti'nin kurucusu Muaviye'nin. halifeliğini resmi olarak Hakem Vak'ası'ndan veya Hz. Ali'nin ölümünün ardından açıkladığı şeklinde farklı rivayetler bulunmakla birlikte Sünni görüş, onun halifeliğinin Hz. Hasan'ın kendisine biatından sonra geçerlilik kazandığı şeklindedir. Ancak yine de Hulefa-yi Raşidin'in sayısı özellikle Sünni islam dünyasında "dört halife" veya "dört seçkin dost" çe har yar, çehar yar güzln, çihar dost) denilerek dört rakamıyla sı­nırlı tutulmaktadır. ilk iki halife Hz. EbuBekir ile Ömer birlikte zikredildiğinde "şeyhayn" tabiri kullanılmaktadır.


Ehl-i sünnet'e göre ashap içinde en faziletli kimseler hilafete geçiş sırasına göre Hulefa-yi Raşidin'dir. Resulullah'ın, biri vahiy yoluyla aldığı Kur'an-ı Kerim ayetlerini ve islam dininin esaslarını insanlara tebliğ etme ve öğretme, diğeri slam ın ve Kur'an'ın esaslarını bizzat uygulama olmak üzere iki önemli görevi vardı. ikinci görevini yerine getirirken hicretten sonraki dönemde Medine'de urmayı başardığı bir devletin başkanlığını yaptı. Fakat islam kaynakları bugün bazı araştırmacıların Medine Şehir Devleti veya ilk islam Devleti dedikleri bu devlete bir ad koymadıkları gibi Hz. Peygamber için kullandıkları çeşitli isim ve sıfatIarın yanında onun devlet başkanı olduğunu gösteren bir unvan veya sıfata da yer vermemişlerdir.