Mecelle'nin 4. Maddesi

4. MADDE:

اَلْيَقِينُ لا يَزُولُ بِالشَّكِّ
Yakîn/kesin olarak sabit olan şey, şüphe ile yok olmaz.

Yani, kesinlikle sabit olan bir şeyin, hılafına bir delil bu-lunmadıkça, ona gelen bir şek ve tereddütten dolayı yok olduğuna hüküm verilmez. Yakin, kendi gibi yakin olan başka bir delille zail olabilir.

Şek: Lügatta tereddüttür.

Istılahta: fiilin vakı’ olması ve olmaması arasında tered-dütlü olmasıdır. Birini diğeri üzerine tercih ettiren bir şey bulunmamasıdır.

İki şeyden birini tercih mümkün ise, kalb tercih edilen taraf hakkında mutmeinne değilse, tercih edilen taraf zan derecesinde olur, tercih edilmeyen vehim derecesinde olur. Amma kalb, tercih edilen tarafta mutmeinne olursa zannı galib olur. Zannı galib, yakin derecesindedir.

Yakin: lügatta bir şeyin kararlı olmasıdır. ‘Su havuzda yakin oldu’ denir, yani havuzda yerleşti.

Istılahta yakin: Bir şeyin vakı’ olmasına veya olmama-sına dair kesinliğin veya zannı galibin hasıl olmasıdır.

Netice olarak, evvelce sabit olan yakini hüküm, sonradan arız olan şek ile yok olmaz.

Misal: Bir kimse vatanından uzak bir yere sefere gitse, uzun müddet boyunca ondan haber kesilse, hakkında haberin kesilmesi hayatının devam ettiğinde şek hasıl eder. Ancak bu şek, evvelki hayatta oluşu ile hasıl olan yakini ilmi yok ede-mez. Buna göre o kişinin öldüğüne hüküm verilmez, yakinen öldüğü sabit olmadıkça varisleri malını taksim edemez, hanımı boş olmaz, icare akti fesh edilemez. [1]

Diğer bir misal: Bir kişi, başkasına hitaben ‘Zannederim ki benim sana yüz lira borcum var.’ dese, bu ikrarı ile bu kişinin zimmetine yüz lira borç sabit olmaz, zira ikrarı kesin olmayıp zannidir. Asıl olan (yakini olan) zimmetinin beri olma-sı (borçsuz olması) dır.



4. MADDEDEN HARİÇ OLAN HÜKÜM:

Müşteri, satın alıp teslim aldığı şeydeki ayıbı iddia ederek malı satıcıya geri vermek istese, davalaşma işi ayıp hakkında neticeye varıncaya kadar, müşteri, parayı vermekle zorlana-maz. Eğer ayıbın satıcı yanında olduğu sabit olursa, hakim alış-verişi fesh eder.

Eğer müşteri ayıbı isbat etmekten aciz kalırsa, bu durum da (müşteri) satıcıya parayı vermekle zorlanır.

Muhakkak burada, sırf şek (yani: sabit olmaya ve olma-maya ihtimali olan eski bir ayıbın bulunması) ile, hemen ücretin verilmesini gerektiren yakin zail olmuştur.[2]